Vatikan'da devrim ve Papa Francesco'nun kapitalizm eleştirisi

Açıkcası bu kadarını beklemiyordum. Yukarıdaki başlığını atarken de iyice düşündüm. "Gezi Parkı İsyanı" konusunu yazarken de iyi düşünmüş ve adına "Devrim" demiştim, şimdi de Vatikan'da yaşananlar için bu tanımlamayı kullanıyorum. Bazıları devrim sözcüğünün altında ille de Ekim Devrimi gibi silahlı ayaklanmalar ve kan deryaları arıyor, iktidara devrimi yapanların gelmesini şart koşuyor falan. Ben, içinde yaşadığımız "yumuşak devrimler çağı"ından son derece memnunum ve Vatikan'da olanlar da bu türden bir devrim. Yeni devrimler derinden işliyor ve herşeyi yavaş yavaş dönüştürüyor. İşte gene böyle bir durumla karşı karşıyayız.
Yıllar önce Radikal gazetesi için II. Jean Paul'dan bahseden "Antikapitalist Papa" başlıklı bir yazı yazdığımda, Papa'nın kapitalizmi eleştiren tavrından da bahsetmiştim ve o zaman bunu devrim diye adlandırmak gelmemişti, çünkü değildi. Nihayet Hristiyan geleneğinde sisteme ve zulme karşı çıkan bir damar her zaman olmuştur, İslami gelenekte de vardır, samimi inancın her daim muktedirlerden yana saf tuttuğuna inanmak saflık olur! Ama devrim, nitel bir değişiklik demek. Mesela Martin Luther'inki bir devrimdi, Türk Bektaşi/Ahi koalisyonu fikriyatının Anadolu'da tutup İranlı Mevleviliğin tutmaması da ayrı bir devrimdi. Şeyh Bedrettin'in yaptığı da davrimcilikti. Ama Vatikan'daki sözkonusu durum neden bu kadar önemli?
Eski Papa Joseph Ratzinger'in, yani XVI. Benedictus'un görevini bırakıp adeta Papalıktan istifa edişi, kendi göbeğini dünyanın merkezi sanan Türk basınında hiç kimseyi ilgilendirmedi, kuru bir son sayfa haberi olarak kaldı. Papalık, neredeyse iki bin yıllık bir kurum, bir milyar nüfuslu Katolikliğin merkezi, Vatikan, küçük ama etkisi büyük bir yer. 

Vatikan'da değişim...
Roma'nın kalbinde, bir mahalleden küçük Vatikan'ın bir ülke sayıldığını bilmek, hele orada her santimetrekaresi iğne oyası gibi işlenmiş San Pietro Katedrali'ni gördükten sonra daha da heyecan verici oluyor. 
Ülkesi olmayan bir devlet… 
Ben bu ilginç fikri, önce Almanya'da Malta Şovalyelerinin binasının önünden geçerken düşünmüştüm. Vatikan'ın resmi gazetesi, yani Pravda'sı L'OsservatoreRomano'yu da ilk kez bir devlet kütüphanesinde gördüm. İncecik, siyah-beyaz bir gazeteydi, formatı diğer gazetelerden biraz farklıydı. 1861'den beri İtalyanca çıkan bu gazete, Vatikan'ın hemen girişindeki İsviçreli nöbetçi asker kulübesinin karşısındaki küçük dükkanda satılır. Resmen Vatikan toprağı sayılan buradaki küçük dükkanda keşişler veya rahibeler çalışır. Gazete, resmen Papa'nın İçişleri Bakanlığı gibi çalışan bir büro tarafından yayınlanmaktadır.
Papa'nın özel sekreteri, bu ülkesiz devletin en önemli görevlilerinden biridir ve bu vesileyle size yeni "gariplikler"den bahsetmeye başlayayım: 
Papanin resmî sekreteri Georg Gänswein, bütün gün Papa Francisco'un hizmetinde, geceleri de eski Papa Benedictus'un yazışmalarıyla meşgul, eski Papa'nın hizmetinde. Bu iki Papa'nın fikriyat bakımından neredeyse gün ile gece kadar birbirinden farklı olduğunu söylerdim, ama olaylara daha yakından bakınca, çok daha ilginç bir durumla karşılaşıyorsunuz.
Alman Papa Benedictus, Katolikliğin beğnaz yorumlarından birini savunan entelektüel bir din adamıydı ve şimdiki sekreteri de bir Alman, Gerhard Ludwig Müller. Ama daha önemlisi, bir zamanlar "Engizisyon" makamı olan ve Katoliklik inancını "sapmalardan" korumakla görevli makamın başında da bir Alman var, Gerhard Ludwig Müller. "Kutsal Ofis", daha Papa Johannes zamanında bazı Katolik din adamlarını çekip uyarmıştı, yani Engizisyon kendi halinde "işine" devam ediyor. Papa Benedictus'un kendi anlayışına uygun bu iki makam bugün işlevini önemli ölçüde yitirmiş bulunuyor, çünkü yeni Papa Franciscus hiç kimsenin ummadığı bir şey yapıp devlet içinde bir devlet kurarak, Katolik Kilisesinin birçok önemli makamını baypas etti. Böyle bir şey yapabilmesi için onun önünü açan ise eski Papa Benedictus, sadece bu pek bilinmeyen durum bile, bir devrimin emin adımlarına işaret ediyor. Ama devrim hangi yolda? İşte asıl önemli olan da bu: Antikapitalist yolda ve Vatikan'ın yapısını değiştirecek istikamette.
Arjantinli yeni Papa Jorge Mario Bergoglio 76 yaşında, hem annesi hem de babası İtalyan asıllı. İtalyanca ana dili ve halktan gelen biri. Ama bir önceki muhafazakar Papa Joseph Ratzinger iyi aile çocuğu, entelektüel. Ailesinde yazarlar, milletvekilleri var. Dokuz ay kadar önce görevinden de boşuna çekilmedi. Resmen, yorgun düştüğü söylendi, ama neden yorgun düşmüştü? 
Anlaşıldığı kadarıyla, muhafazakar çizgisi oldukça kesin olan Papa adına karar verenler çoğalmıştı. Bu tip yorumları Avrupa basınında okudum ve daha önemlisi, bu yolla birbirini kayırma işlerinin yaygınlaşmış olması ve galiba bazı Papalık makamlarının haddinden fazla güçlenmesi ve bunu yararcı bir biçimde kullanmasıydı. Entrikadan anlamayan entelektüel papanın, Vatikan'daki bu iç güç olaylarıyla başa çıkamadığı konuşuluyor ve bizzat onun masasının üzerinden önemli bir belgenin "kaybolması" ile, entrikanın onun çalışma odasının içine kadar uzandığını anlayıp çekilmeye karar verdiği söyleniyor. Papa XVI. Benedictus görevinden çekilerek, aslında bir sonraki Papa'nın Vatikan'da bir temizlik yapmasının da önü açmış. Seçilen yeni Papa'nın, fikir ve karakter olarak eski Papa'dan tamamen farklı bir insan olması, yapılması gerekeni engellememiş, tam tersine.
Bir zamanların Engizisyon bürosu ve Vatikan'ın teorik birimleri ve hükümet gibi işleyen birmlerini işlevsiz bırakan Papa Francesco, düzenli olarak dünyanın dört bir bucağından sekiz Kardinalini Vatikan'a çağırıp, Katolik alemini, başkanlığını yaptığı bu dokuz kişilik üst konseye yönettiriyor. Ve ilk defa bir Papa, Katolik Cemaati dışından danışmanlar tutuyor, bunlara da adeta kendi hükümet yetkilileri gibi yetkiler veriyor ve bu danışmanlardan biri de otuz yaşında genç bir kadın, tam bir maliye dehası. Vatikan'daki tüm yolsuz işleri ve banka hesaplarını kontrol ediyor! Eski Papa'nın entelektüel ve estetik yeni bir şekle sokmaya çalıştığı Papalık, şimdi büyük bir değişim yaşayarak hem daha şeffaf bir kurum haline geliyor, hem de alenen Solculaşıyor!

Solcu Vatikan?!
Papa Francesco'nun bir Ferman yayınladığını ve fermanın "radikal Sol" öğeler içerdiğini, basında okumuştum. Fermanın bir kitap haline getirildiği ve yaklaşık ikiyüzelli sayfa olduğu söyleniyor. Ben Papalığın resmi web sayfasından 180 sayfalık orijinal metni indirip okudum ve gerçekten çok etkilendim, çünkü daha önce okuduğum ve kapitalizmi eleştiren Papalık fermanlarından önemli bir farkı var. Bu ferman, kapitalizmi acımasızca eleştirmekle kalmıyor, ilk kez ona karşı tüm Katolik Papazlarını da seferber ediyor...
(Yazı devem edecek)