Mali'de darbe yapan ve İslamcıları yenen Yüzbaşı Sanogo ile söyleşi

Yüzbaşı Sanogo
21 Mart 2012'de Yüzbaşı Amadou Haya Sanogo askerleriyle birlikte Mali'nin başkenti Bamako'ya girdi. Askerler, ülkenin kuzeyindeki, çok daha iyi silahlandırılmış İslamcılara karşı teçhizatsız cepheye sürülmelerini prosto ettiler. Sanogo komutasındaki askerler, Başkanlık sarayını çabucak ele geçirdiler. Başkan Amadou Toumani Touré kaçtı. İslamcılar ve Tuaregler başkentteki bu kaosu fırsat bilip, ülkenin kuzeyinde kontrolü ele geçirdiler. Bağımsız bir devlet kurmak isteyen Tuareg isyancıları, 6 Nisan 2012'de bağımsız devlet kurduklarını ilan ettiler, ama bu heves çok kısa sürdü. Katı bir dinci şeriat devleti talab eden müttefikleri İslamcılarla araları açıldı. Dışarıdan desteklenen İslamcılar, Tuaregleri çabucak bastırıp, bağımsız Tuareg devletine birkaç hafta içinde son verdiler. 
Ekim 2012'de Birleşmiş Milletler Güvenlik Komisyonunda Batı Afrika Ülkeler Birliği ECOWAS, ve Afrika Birliği, Mali'ye "Ülkenin birliğinikorumak amacıyla" askeri bir operasyon yapmak konusunda anlaştı. Fransız askerleri, Çad askerleri ve ECOWAS ülkelerinden askerleri İslamcıları, Kuzey'in bütün büyük şehirlerinden kovdu ve Başkente ilerleyen İslamcıları durdurdu. Bu hızlı olaylar silsilesini, İslamcılarla işbirliği yapan yolsuz Mali iktidarını deviren ve klasik Afrika diktatörleri gibi kendini Başkan ilan etmeyen yüzbaşı Sanogo başlattı. Yurt dışında eğitim görmüş tecrübeli bir subay olan Sanogo'yla yapılmış bir söyleşi, Cicero dergisinin Mayıs sayısında yayınlandı. Buraya kısaltarak alıyoruz.  
Bamako'da Nisan 2012'den beri, geçici bir Başkan görev yapıyor. Başkan Dioencounda Traoré, 7 Temmuzda yapılacak seçimlere kadar görevde kalacak. Mali'de 21 Temmuzda da genel seçimler yapılacak.


Komutan Sanago, bir Afrika Hükümeti nasıl devrilir?
Bu soruya açık, kesin bir yanıt yok. Gerçi yüzlerce kez yaşandı, ama her seferinde farklı bir şekilde. Duruma, şartlara ve imkanlara bağlı.

Siz nasıl yaptınız?
Bunu size belki ileride bir zaman anlatırım, ama henüz sonuçlanmadı. Rejim hastalanmıştı, ben de ölmesine yardımcı oldum. Aslında çok kolay oldu. Mali'ye, kendi kendini yenilemesi için bir şans verdim.

Ordunun Hükümete karşı darbe yapmasını bir hak sayıyor musunuz?
Askeri bir darbe asla haklı gösterilemez. Ama Mali'ye özel durum, tıpkı bir cerrahın işi gibiydi. Bazen hastayı kurtarmak için karnını yarmak gerekir. Ben de bunu yaptım. Aslında darbeyi yapanın ben olmadığını da söyleyebiliriz. Dahaçok,darbe isteyen bir durum ortaya çıktı.

Bu durumu nasıl açıklardınız?
Hükümet, Libya'dan gelen silahlı grupları ülkemize kabul ettiğinde, böyle bir darbe konusunda düşünmeye başladım. Bizim topraklarımıza giren savaşçıları selamlayan bakanlar vardı. Bu asla olmamalıydı. Aynı zamanda ordumuzun önderliğini soyup zayıflattılar. Ordu neredeyse hiç teçhizat, araç ve yiyecek-giyecek alamadı. Asker maaşları, yolsuz amirlerin cebine indi. İslamcılar kuzeye saldırdığında, yüzlerce asker silahsız-cephanesiz kaderine terkedilmişti. Askerin teçhizatı için ayrılmış parayı, yolsuz subaylar zimmetlerine geçirmişti. Bunu herkes biliyordu. Generallerin karıları ve çocukları tedavi için ABD'ye, Avrupa'ya giderlerken, bir asker yaralanınca, hâli-vakti yerinde bir aileden gelmiyorsa, askeri hastanede tedavi edilmiyordu. Bazı subaylar, nepotizm satesinde sadece bir haftalık eğitimle askeri birliklerin başına geçiyorlardı. Askeri akademiye kabuledilmek için yetkin olmak değil, "ilişkileri" olmak gerekiyordu. Devrilen Hükümetin yönetimindeyken bu ülke, hakettiği orduya sahip değildi.

İsyancıların Mali'nin kuzeyini ele geçirmeleri bu nedenle mi bu kadar kolay oldu?
Evet. Orduda ne teçhizat, ne önderlik, ne de motivsyon kalmıştı.

Şu andaki durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Şimdi birçok şey harekete geçti. Dış yardım sayesinde Kuzey, yeniden fethedildi. Ama dikkatli olmak zorundayız. Orduda geçirdiğim 24 yılımın 13'ünü Kuzey Mali'de geçirdim ve o onüç yılın 8'ini de Kidal'de. Bugün orduda, benim kadar uzun süre Kuzeyde bulunmuş tek asker bile yok. O nedenle bölgeyi, bizzat çok iyi tanıyorum. İslamcılar, modern orduların yürüttüğü savaştan farklı tür bir savaş yürütüyorlar. Timbuktu gibi bir şehri almak falan istemiyorlar. Bu, İslamcıların umurunda bile değil. Haftada bir tek Fransız veya Batılı askeri öldürseler, onlar için başarı. Ama Fransız Ordusu her hafta bir terörist öldürürse, bu başarı değil.

Sizin Fransız kuvvetlerinin devreye girişine karşı çıktığınız söyleniyor?
Bunlar, olayı karmaşıklaştırmak amacıyla söylenen siyasi yalanlar. Kuzeydeki durumu kesinleştirmek için askeri yardıma ihtiyacımız var, hava desteğine ihtiyacımız var, askeri eğitmenlere ihtiyacımız var. Tek ihtiyacımız olmayan, ülkede oturup duran ve hiçbirşey yapmayan askerler. (...)

Fransız müdahalesi, bir zamanların sömürgeci gücünün geri dönüşü anlamına gelmiyor mu?
Bize askeri açıdan yardım edenlerin arasında sadece Fransa yok. ABD, Almanya ve daha birçokları da var. Ben, ihtiyaç olduğu müddetçe burada kalmalarından yanayım. Yabancıların yardımı olmadan hiç bir Afrika ordusu Kuzeyi kurtaramazdı. Mali Ordusu için, yabancı kuvvetlerle beraber savaşmak utanç değil. (...)

Savaş, Mali sınırlarını aşıp bölgeyi istikrarsızlaştırabilir mi? Mali'de yaşananlar, mesela Nijer'de yaşanabilir mi?
Fransa'nın operasyonundan önce, savaşın komşu ülkelere sıçrama ihtimali büyüktü. Daha sonra iş değişti. Askeri operasyon devam ettiği sürece sağlam-istikrarlı olacak. Nijer'de de uyuyan hücreler olduğunu ve orayı da istikrarsızlaştırmayı beklediklerini tahmin ediyorum.

Sizin için, otonomi talep eden Tuaregler ile dinci bir devlet kurmak isteyen İslamcılar arasında bir fark var mı?
Farklı hedeflere sahipolsalar da, İslamcılarla birleşen Tuaregler, benim gözümde teröristler. İslamcılarla işbirliği yapan herkes, bence taröristtir.

Mali aslında -kuzeyde İslamcılar, güneyde Bambara- bölünmüş bir ülke değil mi?
Hayır, kesinlikle değil. Gerçi huzursuzluk hâlâ mevcut -1968, 1989 ve 1991- ama sonunda halk grupları birbirlerini yeniden bulup yakınlaştılar. Güneyde yaşayan çok sayıda Tuareg var ve dediğim gibi, ben uzun süre Kuzeyde yaşadım.

Herşey bu kadar uyumlu ise, neden durmadan ayaklanmalar oluyor?
Bunu yanıtlamayacağım. Mali dışından birilerine sorun. Ayaklanmacılar, dış ülkelerden gelen para ve silahlarla savaşıyorlar. Bu soruyu o ülkelere sormalısınız.

Temmuz (2013) seçimlerinden ne bekliyorsunuz? Kuzeydeki gergin ortam şartları altında seçim yapılabilir mi?
Gayet tabii yapılabilir. Seçim konusunda Mali'nin kuzeyi değil Bamako önemli. Umarım ülke, hakettiği Başkana kavuşur. O, Mali'nin milli çıkarları doğrultusunda düşünüp hareket etmeli.

Kim olursa olsun, seçilen Başkan'ı kabul edecek misiniz?
Evet. Dışarıdan kimsenin karışmadığı özgür ve adil seçimler istiyorum. Bunun mümkün olacağını düşünüyorum. Ben politikacı değilim. Siyasi bir makam elde etmek isteseydim, bunu darbenin ardından yapabilirdim. Subay olarak, bu ülkeyi korumak diye bir andım var. Mali'de ordu olmadan demokrasi olamaz.