Bir sosyal örgütlenme biçimi olarak Milliyetçilik

İllüstrasyon: Milo Manara
"Halkı uyandırmak..."
Milliyetçilerin sevdiği bir terim. Buna göre birileri Türkleri veya Kürtleri uyandıracaktır ve kaç devlete bölünmüş olduklarını, uyanıp birleşirlerse ne kadar güçlü olacaklarını onlara gösterecektir, tıpkı yeni Sünni Milliyetçilerinin dünya Sünniliğini birleştirince ne kadar güçlü olacakları konusunda "halkı uyandırmaları", halka yeni bir "ufuk" sunmaları gibi!
Bu sanal ufuklar aynıdır ama bu rüyayı gören milliyetçinin adı farklıdır, kimi Türktür kimi Kürt, kimi Sünni.
İşin ilginç tarafı, bazı halklar uyanmaz! Milliyetçiliği de reddederler. Bunun nedeni, Milliyetçilik denen ideolojinin hayat bulmasına uygun bir durum arzetmez.
Milliyetçiliğin kapitalizme özgü bir şey olduğunu yeterince vurguladık, ama sadece bu da yeterli değildir, çünkü kapitalizm şartları altında yaşayan her halk Milliyetçi yetiştirmiyor. Milliyetçilik en başta bir dil meselesidir. Kısıtlı bir bölgede, yeterli yoğunlukta konuşulmayan, kendi entelektüel kesimini, sanatçılarını yetiştirememiş bir dilin Milliyetçilik üretip, bunun halk arasında tutulmasını sağlaması zordur. Türkiye gibi kendi aydınını/sanatçısına bu kadar hoyrat davranıp bu kadar kolay budayabilen bir muktedirler Cumhuriyetinde, (makro) Milliyetçilikten sonra bir de yeni (mikro) Azınlık Milliyetçiliği türlerinin bu kadar kolay yayılmasında, kendi bindiği dalı kestiğinin farkında olmayan apoletli/apoletsiz ahmak politikacılar baş rolü oynamışlardır. Milliyetçilikler kendi tarihlerini de yazarlar.
Ama Milliyetçiliğin kapitalizm çağında bu kadar tutulup bu kadar yaygın olmasının beş nedeni, 'Kapitalizme özgü bir sosyal örgütlenme biçimi' olmasıdır.
Milliyetçilik; eğitim sistemi, benimsenmiş bir sosyo-kültürel homojen kimlik ve onu koruyan bir ulus-devlet ile birlikte yaşayan ve belli bir teritoryel alanda hüküm sürmek zorunda olan bir yapıdır -bağımsızlığı, yani bağımsız hareket edebilme kapasitesi bununla ilgilidir. Ve bu yapı, kendi kültürel merkezlerinde üretilen bir yüksek kültür tarafından desteklenmek zorundadır. İşte bu son faktör, yüksek kültür üretemeyen ve evrensel kalitede entelektüelleri olmayan İslamcıların anlayamadığı önemli bir konudur.