Arap Solcularının devleti 'Demokratik Arap Cumhuriyeti Sahra' ve Polisario efsanesi

Seksenli yıllarda en meraklı olduğum konulardan biri, dünyadaki devrimci hareketlerin mücadeleleriydi. sadece bunun için iz3W dergisini sürekli alırdım. O zamanlar oldukça ilkel bir teknikle yayımlanan A5 formatındaki bu dergi, Nikaragua'dan Doğu Timor'a kadar heryerden, 3. Dünya'dan haberler verirdi. Dün gece küçük bir Twitter sohbetinde, eskiden izlediğim önemli bir grup hakkında, neredeyse tüm bildiklerimi unuttuğumu anladım. Bu grubun adı Polisario.
Batı Sahra'da destan yazan Arap devrimcilerinin hikayesini bu sabah yeniden öğrenmeye koyuldum ve hatırladıklarımı, yeni öğrendiklerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. "Arap" sözcüğünün neredeyse İslam ve İslamcılıkla özdeşleştirilmeye çalışıldığı günümüzde, halen yaşamakta olan ve İslamcılıkla alakasız Solcu Demokratik Arap Cumhuriyeti Sahra (DARS) adında bir ülke var ve 53 ülke tarafından da tanınıyor.

Demokratik Arap Cumhuriyeti Sahra
El Vali Mustafa Seyid, veya arkadaşlarının taktığı adıyla "Luley", Fas'da silahsız bir bağımsızlık hareketi kurmanın imkansızlığını anlayınca, etrafında toplanan arkadaşlarıyla devrimci bir örgüt tasarlıyor. 1970'de Rabat'ta liseyi bitiren çiçeği burnunda Hukuk öğrencisi Luley ve arkadaşları, devrimci arkadaşlarıyla birlikte Batı Sahara'yı İspanyol hakimiyetinden kurtarmak için gerilla savaşı verecek bir örgüt kurmak için 10 Mayıs 1973'de, Moritanya sınırında bir yerde toplanıyorlar. Yeni örgüte, Frente Popular para la Liberacion de Seguia el Hamra y Rio de Oro adını veriyorlar, yani Seguia el Hamra ve Rio de Oro'nun kurtuluşu için Halk Cephesi, kısa adıyla Frente Polisario. El Vali, örgütün Genelsekreterliğine seçiliyor.
Polisario'nun savaşı çabuk sonuç veriyor ve İspanyollar, Sahra'dan sahillere çakiliyorlar ve 1975'de sadece sahilde tutunabiliyorlar, oradan da evlerine dönüyorlar. Avrupa'nın son kolonisi Batı Sahara'dan İspanyol askerleri çekilince, "barışçıl" bir şekilde üçyüzbin Faslı, Kralın isteğiyle silahsız, bölgeyi işgal ediyorlar. "Yeşil Marş" denen bu olay 1975 Kasımında yaşanıyor. Olayı Faslılar çok ciddiye almış olmalı, çünkü anlatıldığı kadarıyla Fas'da her şehirde, mutlaka bir "Yeşil Marş" Caddesi varmış!

Bağımsızlık mücadelesi, böyle bir zafer kazanmış, İspanyolları kovmuşken, zaferini Fas'a bırakır mı? Elbette hayır. Batı Sahra'da yaşayan ve kendini "Sahrui" diye adlandıran göçebe halk kendi devletini kurmak istiyor ve Polisario'yu da bunun için destekliyor. Luley'in örgütü, Faslılara saldırı başlatıyor ve 1976'da ülkenin kuzeydoğusundaki Bir Lehlu'da Demokratik Arap Cumhuriyeti Sahra'nın kuruluşu ilan ediliyor. Luley, ilk, kurucu Cumhurbaşkanı.
Devletin kuruluş ilanının üzerinden daha birkaç ay geçmiş, Cumhurbaşkanı gerilla El Vali, arkadaşlarıyla birlikte, Batı Sahra'nın bir kısmını işgal eden Moritanya'nın doğrudan başkenti Nouakchot'a saldırıyor. 7 Haziran günü birlikleriyle, şehrin kuzeyine giriyor. Oradan küçük bir birlikle Land Roverlerle ayrılıyor, gerillaları da şehrin kuzeyini ateş altına alıyorlar. Luley, adamlarıyla geri çekiliyor ve ertesi gün yeniden saldırıyor. Bu kez Moritanya Hükümet binasına kadar ilerleyip, binaya kurşun yağdırıyor. 9 Haziran günü, birliklerine Moritanya'yı terketme emri veriyor. Saldırı başarıyla sona ermiştir. Luley, yolda bir kuyunun yanında duruyor. Takip edilmemeleri için, çöldeki bu kuyuyu yok etmeleri gerek. Bakır madeni Akjoujt'un 110 kilometre kuzeydoğusundaki bu kuyunun yanında, bir Moritanya birliğiyle çatışmaya giriyorlar. El Vali, bu çatışmada başından vurularak ölüyor.
Luley gibi bir kahramanın ölümü, heryerde büyük üzüntü yaratıyor. En güzeli de şu: Moritanya, kahramana saygısının bir gösterisi olarak askerlerini Batı Sahra'dan çekiyor.
Burada, günümüzde artık otomatikleşmiş bir noktaya dikkat çekmek istiyorum. El Vali, savaşarak öldükten sonra 'Şehid' değil 'Milli Kahraman' sayılmıştır. Polisario'nun bu konudaki tutumu çok açıktır.
Muhammed Abdülaziz, Batı Sahra'nın yeni Cumhurbaşkanı oldu. Moritanya ile barış anlaşması 1979'da imzalansa da, Fas ile savaş 1991'e kadar sürdü. Fas ile yenişemeyen Polisario, şimdi ülkenin doğusunu kontrolü altında tutuyor. Birleşmiş Milletler, Polisario'nun Batı Sahra'da bir referandum yapılması önerisini kabul etti. Fas çamura yatıp referandumu bir türlü yapmıyor. Çünkü halk bağımsız olmak istiyor. Şu andaki belirsiz durumu dondurmak için, ülkenin batısı ile Polisario kontrolündeki doğusu arasında çöle uzun bir mayınlanmış sımır çizdi. Neredeyse 2500 kilometre uzunluğundaki bu gizli sınırın çizilmesinden sonra fazla bir değişiklik olmadı, ama genç Sahra Cumhuriyeti Afrika Birliği'ne ve daha birçok uluslararası kuruluşa kabul edildi. Durum değişmedikçe, olay Polisario'nun aleyhine işliyor. Ülkeyi eskiden tanıyan devletlerden bazıları, tanımamaya başladılar.
Demokratik Arap Cumhuriyeti Sahra'nın resmi Başkenti El Aiun Fas kontrolünde olduğu için, geçici başkent Tindouf. 1991'deki ateşkesten sonra 100 bin kadar Sahralı, Cezayir'in sınır yakınındaki Tinduf kampkentinde yaşamaya başladı. Burada yaşayanların sayısının bugün 180 bin kadar olduğu söyleniyor. Ülkenin Hükümeti de burada.
Fas, bölgeye gazeteci sokmuyor. Birzamanlar İspanyolların yaptığı gibi sahilleri Faslılar tutmuş durumda. Kendi ülkelerinde ikinci sınıf insan muamelesi gören Sahralılar ise çok kolay tutuklanabiliyor ve baskı altında yaşıyorlar. Ülkenin fakir doğusunda Polisario hakim. İspanya'nın burayla sorunu bitmiş değil. Buradan, Kanarya adalarına kaçmaya çalışan mülteciler sorunuyla uğraşıyor. İspanya kolonisi Kanarya Adaları, AB'den bu konuda yardım bile talep etti.
Batı Sahara'da çok şey deişti bu arada. Yaklaşık 280 bin insanın yaşadığı Batı Sahra nüfusunun üçte biri Faslı artık. Bu büyük çöl ülkesinin doğudaki asıl sahipleri Polisario da eskisi gibi değil tabii -malesef.
Sahralılar. Onlara, "Yağmur bulutlarının çocukları" da deniyor. Çölde sürekli dolaşan, suyu ve yağmuru arayan bir halk için güzel bir ad. Hasaniyya lehçesiyle konuştukları Arapça, diğer Kuzey Afrikalı Araplardan farklı. Sahralıların toplam nüfusu 700 bin kadar, buna Cezayir'de kamplarda yaşayanlar dahil.
Son durum hiç de içaçıcı değil. Denizle sadece bir koridor ve küçük bir kasaba üzerinden bağı olan DARS, son derece fakir. Küba, devrimci dayanışmasını sürdürüyor ve Polisario bölgesinde parasız sağlık hizmeti sunuyor. Batı Sahra'da çalışan Kübalı doktorların maaşını Küba karşılıyor. Polisario bölgesinde yaşayanlar arasında, durumun değiştirilmesi için iki eğilimin birbiriyle rekabet halinde olduğu söyleniyor: 1975'de Polisario'nun ilk kurulduğu dönemden beri tüm olayları yaşamış olan eski kuşak. Bunlar, Faz ile müzakereler yapıp, ülkenin birleştirilmesini istiyor. Ama hayatı çadırda ve baskı altında yaşamış gençlik, Polisario'nun silahlı mücadelesine devam etmesinden ve Faslıları yenmesinden yana. Olaylar biraz da dünyadaki gelişmelere bağlı gibi görünüyor.

(Yazı devam edecek)