Postdemokratik "değerler" despotizmi

Günümüzde, bir dokunulmaz değerler enflasyonu yaşıyoruz...
1980'lere kadar 'Modern' (veya "moderen") olmak yükselen değerdi... 
"Voltaire!.. Rousseau!.. Vive la Révolution!.."
Fransız ihtilali vs., eleştirilemez, dokunulmaz değerdi...
Şimdi de mesela, adına "İslam" denen, modern başka bir değer dokunulmaz...
(Bu terim altında dokunulmaz ilan edilen şey İslam dini/inancı değil, sanal para iktidarının neoliberal devrine özgü bir tür dini kültürel kimlik...)
"Biz Müslümanlar..."
(E diğerleri ne?!.. Buradaki tekelcilik anlayışına, özellikle dikkat çekmek gerekiyor)
"Bizden olanlarla olmayanları hemen ayırmaya yarayan kod adı, 'Müslümanlar'." 
Türkiye'nin sonradan modernleşmiş ve bu yüzden de en yırtıcı/talancı neoliberal kapitalizminin savunucusu, despotik ve cinsiyetçi kesiminin kod adı: "Müslümanlar". 
Kapitalizme özgü bir "İslam" olduğunu, tetipleştirici/tekelci etkisinde görüyoruz.
Bu "İslam", kendinin aynı olmayanları ve onun siyasi partisine/kesimine dahil olmayanları, "Müslümanlar"dan saymamaktadır.
Neoliberal dönemde Anadoluda, kapitalizme özgü iki yeni kültürel homojenleşme yaşanmıştır. Bunların kod adları şunlardır:
"Kürtler", "Müslümanlar."
Dünyada da benzeri bir postmodern "değerler" enflasyonu yaşandığını unutmamak gerek...
Günümüzde birçok şey "değerler" üzerinden tarif ediliyor. Mesela NATO, resmi dilde, bir "Batılı değerler ittifakı"dır. O değerlerin "neler?!" olduğunu konuşan sürüyle medya enteli vardır ve bu değerler konjonktüre göre değişmektedir!..
(Çünkü ekonomiye, yani kapitalizme endekslidir.)
Bence "Değerler" konusunda bilmemiz gereken en önemli konu, bu lafın bugün kullanıldığı anlamda 18'inci Yüzyılın ikinci yarısından beridir tedavülde oldoğudur. Marx'ın daha sonra tarif ettiği üzere, insanların birbirleriyle para üzerinden ilişki kurmalarıyla ilgili bir şeydir. İnsani ilişkilerin para ilişkileri haline getirilerek sahteleştirilmesi, toplumun çözülmesi, (sistemin öelliği olan) bireyleştirilmiş insanın giderek yalnızlaştırılmasını ve insanın ekonomi tarafından tam anlamıyla esir alınmasını sağlamaktadır.
Her alanda vasatizmi yücelten, sendikalara ve öğrenci yürüyüşlerine bile müsamahasız, herkesin paşa paşa işe gidip (gitmiyorsa evde açlıktan ölüp) işten sonra para harcamaya koştuğu, bir ruhsuz/aptal "Homo economicus" düzeni... 
Ve bu düzenin motoru, gerçekte artık varolmayan sanal paraya dayanıyor.
Bu çok önemli...
Düzen, insan doğasıyla alakasız sanal bir şey hale geldiğinden, sanal alandan öldürücü darbeler alıyor ve almaya devam edecek...
Yani "WikiLeaks hiçbirşey yapamaz, belgeler bilinse ne olur, koskoca sistemde" diyenler, fana halde yanılıyorlar...
Dini bile tektipleştirip kendi tekeline almaya kalkan, sosyal devletin bittiği, sendikaların ve muhalefetin etkisizleştirildiği, öğrenci yürüyüşlerine bile hoşgörülü olamayan, kendi vatanını ve halkını acımasızca talan eden bir değerler despotizmi, hayali bir para sistemine dayanıyor. 
(Sanıldığından çok çok daha kof...)
Mutlaka değiştirmek gerekiyordu, ama uyku tatlı geldi!..
İnsanı bozan bu tehlikeli sisteme karşı olmak, herşeyden önce bir insanlık, özgürlük ve vicdan meselesidir -doğrudan insan haysiyetiyle ilgilidir. Ondan öte, bir hayat-memat meselesidir!..
Sistem uçan balon gibi havada duruyor!.. Kooocaman!..
WikiLeaks, bu kooocaman balonun yanında, miniminicik iğnelerden sadece biridir...
Sistemin büyüklüğüne çok güvenenler, sıcak para balonlarıyla seyahat ettiklerinin henüz farkında değiller.