Çin'de dünyanın geleceğini tartışmak


ÇKP Çin'inin "hassasiyetleri"ne dokunmadan, çok önemli konular nasıl tartışılır?

işte bütün mesele bu!..
Türkiye'de 'Komünist' demenin anında hapsi boylamak demek olduğu dönemlerde, böyle dönemlere özgü bir dil geliştirilmişti. İktidarlara batan, sisteme batan şeyler konuşulurdu. Herşeyin bir tür koda sahip olduğu, konuya aşina olmayanların pek bir şey anlamayacağı bir dildi. Ama düşünce alanı bugünkünden çok daha genişti.
Bu dille tartışılan konular "biraz" hayattan kopuktu, teorikti falan...
Ama kıyasıya, hatta ölümüne tartışılıyordu hiç olmazsa...
(Teorik-meorik... Hiç yoktan iyidir)
Şimdi?!..
En klasik klişeler "ileri" diye kabul ediliyor.
Mesela konuşula konuşula "Demokrasi" konuşuluyor... Açılım saçılım... vs.
(Başka yerlerden ithal malzeme, orijinal değil)
Bu saçmalıkları fikir niyetine utanmadan hergün saatlerce konuşan ve yazan bir sen-ben-bizim-oğlan tayfası var Türkiye'de.
"Bak Batı'da nasıl sende nasıl?!.. Utan!.. Özür dile... Yerin dibine gir... Batı'nın şurasında bile böyle... bir de senin şu haline bak!.. Tüh sana, onların sırça parmağı kadar bile olamıyorsun!.."
Bu tonda "eleştiri!" yapmak dışında söyleyecek birşeyi olmayanları ciddiye almaya gerek yoktur... Böyle "fikirler"le kaybedilecek vakit de bulunmamaktadır... Ayrıca bu "tip" aydınlar, toptancı bir 'Batı' düşmanlığı ürettiklerinin de farkında değiller. Bunların küstah ses tonunu dinleyenler, Batı'daki herşeye düşman oluyor; Batı'daki herkesi bunlar gibi Batımerkezci, kibirli ve salak sanıyor -ki hiç alakası yok!..
Özellikle Sistemsel Batı'yı Batı'dan eleştiren ve sistemi aşmanın teorisini (ve pratiğini) yapan Dostlarımıza büyük haksızlık olur...

Batıcı "eleştirici!" aydın tiplerin antidemokratik diye beğenmedikleri Çinliler "bile", bazı "hassas" kelimeler yerine başka kelimeler kullanmak şartıyla HERŞEYİ konuşuyorlar...
'Herşey' de ne demek?!..
En başta, 'Çin'in ve dünyanın geleceği' demek...
-Hem de tüm klişelerin ötesinde...
Bu da şu demek
(bir alıntı):
"Batı'da entelektüeller, Çin'i
(demokrasi-memokrasi vs. konusunda) nasıl etkileyebileceklerini tartışadursunlar, Çinli entelektüeller Batı'nın batışı karşısında ne yapmak, nasıl tavır almak gerektiğini tartışıyorlar."
Ve tartışmalar ÇKP platformunda oluyor
(partinin otoritesi sorgulanmadan).
Çin'deki son yoğun tartışmalar hakkında yeni bir kitap var piyasada:
Mark Leonard
'ın "Was denkt China" adlı kitabı.
Yukarıdaki alıntı bu kitaptan.
(Kitabın orijinal adı: "What does China think?")

Şimdi Çin'de en çok tartışılan iki konu örneği:
1. Beijing'li politologlar arasında, demokrasinin nasıl yeni bir tür yumuşak fonksiyonel diktatörlüğe, halkı gözeten bir fonksiyonel düzene dönüştürülebileceği, bunun sınırlarının halk lehine nasıl çizilebileceği konuşuluyormuş...
2. İyice güçlendiği anlaşılan yeni Solcu çevrede ise, vahşi kapitalizmin nasıl dizginlenip çalışan haklarının nasıl yükseltilebileceği, bu arada çevrenin nasıl daha etkin bir şekilde korunabileceği -temel konuymuş.
Çin'in hassasiyetlerine dokunmadan bu konuların ve çok daha fazlasının kıyasıya tartışıldığı anlaşılıyor.
Türkiye'nin bütün hassasiyetlerine dokunarak hiçbirşey söylemeyen, orijinal fikrin kırıntısını bile üretmeyen aydınlara...
Yok onlara değil...
Tüm samimi Türk entelektüellerine ve gazetecilerine... duyrulur.